Bu Blogda Ara

13 Şubat 2011 Pazar

Beşiktaş'ta İlk Dört Hayalin de Ötesinde


 21.01.2011. Zayıf İzmir temsilcisi Buca'yı flaş transferleriyle 5-1 mağlup eden Beşiktaş camisında ağızlar kulaktaydı. Tüm Beşiktaşlıların ağzında tek bir gaye vardı: 17de 17. Ancak bu ne derece gerçekçi bir hedefti?
  Sabrosa, Q7, Guti ve Almeida'lı kadrosuyla taraflı tarafsız herkesin beğenesini toplayan bir takım olmuştu siyah beyazlılar. Ancak Ernst, Guti, Necip, Aurelio gibi ligin standartlarının üstünde kalitede defansif oyuncuları olmasına rağmen takım savunması S.O.S veriyordu. Süper Ligin en az gol atan takımlarından biri olan zayıf Buca bile attığı 1 golün yanında 4 gol pozisyonu daha yakalamıştı. Ancak her maçı 4-3, 5-4, 5-2, kazanamazsınız. Ve Schuster'in öğrencileri, yediğimizden çok atarız felsefesinde kavramlardan birini gerçekleştirmede sorun yaşadılar. Evet, gol yiyiorlardı ancak atmak kısmında aynı başarıyı gösteremediler.
  Hal böyle olunca son 6 maçında 1 galibiyet alabilmiş bir Beşiktaş... Eskişehirspor mağlubiyeti sonrası 16 da 16 yapmayı hedefleyip 3 te 3 le kazanamama serisi yakalayan bir Beşiktaş... Bu çok riskli; 3-4-3, önde kurulan bir 4-2-3-1 tarzı taktiklerle bu şekilde bir başarıyı bu kadar kısa bir zaman diliminde kazanmanın imkansıza yakın olduğunu Schuster gibi bir 'bilim insanı' nın bilmesi gerekirdi. Ancak yine aynı güzel oyun amacıyla sürülen riskli oyun ve yine mağlubiyet... Üstelik Beşiktaş'ın çocuğunun ayağından.
  Galibiyet gelmese Beşiktaşlılar takımlarına sahip çıkmalılar. Schuster'e, sisteme, futbolculara güvenilmeli ve arkasında durulmalı. Faulun birincil taktik olduğu şu ligde böle bir kadro ve bu zihniyette bir futbol takımı izlemek herşeye rağmen güzel. Hiç kuşku yokki zamanla takım kazanmaya başlayacak gerçek, reel seriler başlayacaktır.

  NOT1: Beşiktaş'ın maalesef Dinamo Kiev engelini aşamayacağını düşünüyorum. Avrupa'da bambaşka denilen Beşiktaş'ın sahadan boynu bükük ayrılmadığı takımlar; Rapid Wien ve CSKA Softa'nın Spor Toto Ligi'nde ilk 6ya girmelerine ihtimal dahi vermiyorum. Siyah beyazlılar bu takımları mı kendilerine rakip görüyorlar yoksa 2 maçta da mağlup edilemeyen Porto'yu mu. Burda da ligdeki gibi sakıncalı bir iyimserlik görüyorum. bilinmeli ki Kiev çok ciddi bir rakiptir. Çok disiplinli, sert bir takımdır. Metalist maçı unutulmamalıdır. Ukrayna takımlarının bize karşı kurduğu bariz üstünlük göz ardı edilmemelidir. Karpaty Lyiv faciasını hatırlamak da hatırlatmak da istemiyorum. Bu takım ligimizin 3 büyük takımından  birini eleyerek girdği Avrupa Kupası'nda 5 maçta puan alamayıp, tek puanını beraberlik sonucunda dahi grubunu lider tamamlayacak olan P.S.G karşısında çıkardığı beraberlikle alabildi.)

   NOT2: Kabul edilmelidir ki büyük bir hakem hatasıyla Beşiktaş puan kaybetmiştir ancak Porto'yu iki maçta da yenemeyen de aynı Beşiktaş, Ziraat Türkiye Kupası'nda yoluna dolu dizgin giden de aynı Beşiktaş. Kupada da aynı hakemler var. Bir oyun oynansaydı eğer Gaziantep Belediye'ye 3 puan kaybetmiş Beşiktaş rahatlıkla hakemler tarafından kupadan saf dışı bırakılabilirdi. Evet, hakemler hata yapıyor ancak futbolcularınkinin yanında bu konunun esamesi okunmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder